A Vitamini Eksikliği

Retinol olarak da bilinen A vitamini, antiefeksiyöz ve epitel koruyucu , yağda eriyen bir vitamin çeşididir. A vitamininin doğada üç formu bulunmaktadır.

Bunlar; alkol formunda olan retinol, aldehit formundaki retinal ve asit formundaki rentinoik asittir. Rentinoik asit vücutta depolanmaz, insan bedeninde fazla miktarda bulunan kısmı atılır.

A vitamininin bu okside formlarına genel olarak retinoidler adı verilir. A vitamini  yağda eriyen bir vitamin olduğu için, lipofilik, hidrofobik türdedir ve izopren birimlerinden meydana gelir.

Rentinoik asit dışındaki formlarının fazlası, karaciğerde ve adipoz dokuda depolanır. Yüksek miktarlarda A vitamini alınması, vücutta toksik (zehir) etki oluşturur.

A vitamini provitamin olarak karoten şeklinde yani ilk haliyle ,sebzelerde bulunur.

A vitamininden zengin olan besinler

  • Yeşil yapraklı sebzeler
  • Tohumlar
  • Balık yağı
  • Süt yağı
  • Yumurta sarısı
  • Böbrek ve karaciğer gibi sakatatlar
  • Tereyağı

Beslenme yoluyla sindirim kanalı vasıtası ile vücuda alınan A vitamini, barsaklarda ve karaciğerde tiroksin tarafından uyarılarak salgılanan, Beta karoten dioksijenaz enzimi yardımı ile oksidasyona uğrar.

Ve retinole dönüşerek kana karışır. Bağırsağın jejenum kısmından retinol yağ asitleri ile esterleşerek şilomikronlar ile kan dolaşıma geçen A vitamininin dokulara transferi karaciğerden yapılır.

Gönderildiği hücrelerin membran reseptörleri tarafından hücre içerisine taşınır. Hücrelerde retinol bağlayıcı protein (CRBP) tarafından bağlanır.

Retinol, retinoik asit ve retinal nükleer proteinlere bağlandıktan sonra, gen ekspresyonu ( DNA yapısı bulunan genlerin aktivasyonu) kontrolünü sağlamakla görevlidirler. Bu özelliği ile A vitamini troid hormonlarına ve steroidlere benzediği için bir hormon gibi çalışır.

A Vitaminin fonksiyonları

  • Reprodüksiyon biyolojisinde aktif rol oynar.
  • A vitaminin özellikle Retinol ve retinal formları, fotopik ve Skotopik görme işlevi üzerinde etkilidir.
  • Kemik gelişimi üzerinde etkisi vardır.
  • Epitel doku hücrelerinin korunmasında ve farklılaştırılmasında etkilidir. Glikoprotein sentezi, mukus üretimi ve büyüme hormonun sentezinde kullanılır.
  • Akciğerlerin sürfaktant üretimini, spermetogenezisi, anne karnında oluşan gebelikte meydana gelen plesantanın gelişimini, korpus luteumun fonksiyonlarının korunmasını sağlar.
  • Hücrelerin kan pıhtılaşmasını, hücre adezyonunu ve makrofaj fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için, proteinler ile çaprak reaksiyona girerek transglutaminaz enzimini uyarır.
  •  Vücuttan atılımı idrar ve safra yolu ile olur.

 A vitamini eksikliğinde meydana gelen durumlar

Vücutta yeteri kadar A vitamini olmaması ya da besinler yolu ile alındığı halde çeşitli nedenlerle kullanılamaması durumlarında A vitamini eksikliği meydana gelir ve bu duruma hipovitaminozis A denilir.

– A vitamini eksikliği en çok görme organı göz üzerinde olumsuz etkilere neden olur. İlk olarak gözde görmede problemler meydana gelir. Özellikle gece körlüğü dediğimiz durum ortaya çıkar.

– Gözün kornea bölgesinde hasar görülür. Gözün konjuktiva tabakasında kurumaya yani kseroftalmiye neden olur.

 A vitamini eksikliği durumlarında, akciğerlerde, deride ve intestinal mukoza epitel hücrelerinde etrafı bir zar ile çevrili ve içi sıvı dolu olan boynuzlaşma denilen yapıların yani keratinizasyon meydana gelmesine  neden olur. İntestinal mukozada bulunan goblet hücrelerinde şiddetli bir oranda azalma görülür.

– Spermatogeneze ( testislerde sperm üretimi) engel olur.

– Plesanta gelişiminde bozukluk görülebilir.

 – Enfeksiyonlar gösterilen doğal direnç düşer.

–  Kalp ve böbrek hastalıklarına yakalanma riski artar.

– Sindirim sistemi ülserleri meydana gelebilir.

– A vitamini eksikliğinde bağışıklık sistemi olumsuz etkileneceği için cilt sorunları da ortaya çıkabilir.

– A vitamininin yapılan çalışmalarda ortaya konmuş bir diğer özelliği de kuvvetli bir antioksidan olması ve kanserden koruyucu etkisinin bulunmasıdır. A vitamini eksikliği durumlarında, kanser hastalıklarına yakalanma riski de artmaktadır.

– A vitamini eksikliği doğal yaşlanma sürecini de hızlandırır.

Yorum yapın